Son yıllarda iç mekanlarda yeşilliklerin kullanımı giderek artan bir trend haline geldi.
Psikolojiye göre evde çok bitki bulundurmanın anlamı
Son yıllarda yeşillik evlerimize girdi: asılı saksılar, eğrelti otları, kaktüsler , köşeler gerçek kapalı bahçelere dönüştü. Bitkilerle dekorasyona olan artan ilgi, sadece estetik bir trend değildir. Çeşitli psikolojik araştırmalara göre, evde bitki bulundurmak, kişiliğinizin, duygularınızın ve yaşam tarzınızın derin yönlerini ortaya çıkarabilir.
Evdeki bitkiler: dekorasyondan daha fazlası, kişiliğin yansıması
Moskova’daki iki üniversitenin psikoloji bölümleri tarafından yapılan bir analiz, evlerini bitkilerle dolduranların genellikle çevreye karşı duyarlı ve çevreyi korumaya yatkın olduklarını gösteriyor.
Başka bir deyişle, bu sadece dekorasyon değil, daha çok canlı varlıklarla bağlantı kurma ve verimli bir duygusal sığınak yaratma bilinçaltı ihtiyacı, Meksika’daki ADIPA Psikoloji ve Ruh Sağlığı Merkezi’nde açıklanıyor.
Kendini bitkilerle çevrelemek, hızlı yaşam ritminin ve betonun etkisini yumuşatmaya yardımcı olur. Wageningen Üniversitesi’nden araştırmacı Marjolein Eylings, bitkilerin varlığının kortizol (stres hormonu) seviyesini düşürdüğünü ve duygusal refahı iyileştirdiğini iddia ediyor. Bitkilerin bakımı, sulanması ve büyümelerinin izlenmesi, günlük duygusal bakım için bir araç olabilir.
Evde ve işte bitkilerin psikolojik faydaları
Seçilen bitki türü ve evdeki yerleşimi de her insan hakkında çok şey söyler.
Bitkili minimalist evler: metodik kişiliğin yansıması
Az sayıda eşyanın özenle yerleştirildiği evler genellikle metodik ve titiz insanlara aittir.
Şehir ormanları: yaratıcı kişiliklerin botanik ifadesi
Öte yandan, farklı boyut, şekil ve renkte düzinelerce saksı ile gerçek bir “şehir ormanı” tercih edenler genellikle yaratıcı, özgür ve doğrudan kişiliklere sahiptir.
Monterrey Teknik Üniversitesi’nden psikolog Evangelina Arellano, eğitim ve çalışma alanlarındaki bitkilerin konsantrasyonu artırdığını, gerginliği azalttığını ve daha uyumlu bir ortam yaratmaya katkıda bulunduğunu belirtiyor.
Y kuşağı, Z kuşağı ve canlılarla duygusal bağ
Bitkilerle olan bağ, milenyum kuşağı ve Z kuşağı arasında özellikle güçlüdür. Birçok genç için bitki bakımı, ekonomik istikrarsızlık koşullarında, çocuk sahibi olmak veya evcil hayvan beslemek çok ciddi bir adım gibi görünebileceği için, bir tür duygusal bağlılık biçimidir.
Bitkiler ise bize kendimizin ötesinde bir şeyi besleme ve aynı zamanda anlamlı bağlar kurma fırsatı verir.
Dekoratif işlevinin yanı sıra, bitkilerin varlığı amaç ve ödülle ilişkili nöron ağlarını harekete geçirir.
Birkaç hafta boyunca baktığınız bir bitkinin yeni bir yaprağının çıkmasını veya çiçek açmasını izlemek, sadece estetik bir tatmin değildir: bu duygusal bir ödüldür . Sabırlı ve sürekli eylemlerin görünür bir sonucu olan bağın başarısını temsil eder.